Rekabet Hukuku

Rekabet kavram olarak; bir piyasada gerçek veya tüzel kişilerin kendi çıkarları doğrultusunda müşteri çekmek, mal ve hizmet satışlarını en üst seviyeye çıkarmak için birbirleriyle yarışmalarıdır. Rekabet, piyasa mekanizmasına dayalı ülkelerde sistemin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu sistem içinde rekabetin kontrol edilmesi gerekir. Aksi takdirde hukuka aykırı sonuçlar doğabilir.

Serbest piyasada rekabeti korumak ve haksız kazancı önlemek için 1994’de 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun çıkartıldı. Kanun ancak Rekabet Kurumu’nun kurulmasından sonra 1997’de tam olarak uygulanmaya başlandı. İlgili kanunun 4., 6. ve 7. maddelerinin üzerine rekabet hukuku kurulmuştur.

Rekabet Hukuku Temel Kavramları

Rekabet Hukuku’nun uygulanmasında bazı temel kavramlar öne çıkmaktadır.
Teşebbüs; Piyasada mal veya hizmet üreten, pazarlayan/satan gerçek ve tüzel kişiler ile bağımsız karar verebilen, ekonomik bakımdan bir bütün teşkil eden birimleri ifade etmek için kullanılır. Kısacası; “iktisadi faaliyet”, “bağımsızlık” ve “ekonomik bütünlük” temelinde şekillenir.

Ekonomik faaliyetleriyle ilgili kararlarını özgürce verebilen özel veya kamu şirketleri ile serbest meslek sahipleri rekabet hukuku bakımından teşebbüs sayılıyor. Ekonomik faaliyetlerine ilişkin tüm kararları bağlı bulunduğu holding tarafından alınan bir şirket, hizmet (iş) akdi uyarınca bir şirkete ya da kuruma bağlı olarak çalışanlar ise teşebbüs sayılmıyor.

Teşebbüs Birliği;

Gerçek veya tüzel kişilerin belirli amaçlara ulaşmak için oluşturdukları her türlü birlikteliği ifade eder. En belirgin teşebbüs birliği gerçek kişilerin oluşturduğu derneklerdir. Bunlarla birlikte sanayi, ticaret ve meslek odaları, birlikler ve barolar da teşebbüs birliğine örnek olarak verilebilir.

Anlaşma:

Pazarda aynı seviyede faaliyette bulunan, başka bir ifadeyle rakip teşebbüsler arasında ortak paydada buluşmadır.

Rekabet Hukuku kapsamında, oluşturduğu rekabetçi endişe bakımından rakip teşebbüslerin dâhil olmasıyla gerçekleşen anlaşmalar ön plana çıkıyor. Bu bağlamda rekabeti sınırlayıcı anlaşmalar kendini gösteriyor. Rekabeti sınırlayan anlaşmalar da; fiyat, arz gibi ekonomik açısından büyük önem arz eden parametrelerin belirlenip, paylaşılması ele alınıyor.

Piyasada, ister rakip isterse dikey ilişki içerisindeki teşebbüslerin yaptıkları anlaşmalar yazılı veya sözlü olabiliyor. Anlaşmada önemli olan husus, teşebbüsler arasındaki gizli/açık irade uyuşmasının rekabeti engelleyici veya bozucu nitelikte olup, olmadığıdır.

Kartel;

Piyasadaki rekabeti azaltmak veya kısıtlamak için teşebbüsler arasında gerçekleştirilen gizli ya da açık birliktelikleri ifade ediyor. Bu durum rekabet hukuku kapsamında, toplumsal refah açısından en sakıncalı ihlal türü olarak kabul edilir.

Muafiyet;

Bazı anlaşmalar rekabeti sınırlayıcı etkileri olmasına karşın, oluşturdukları toplumsal fayda nedeniyle ceza-i yaptırımdan muaf sayılıyorlar. Bu husus Rekabetin Korunması Hakkında Kanunu’nun 5. Maddesinde açıkça belirtilmiştir. Muafiyetin sağlanması için 4 şartın yerine getirilmesi gerekiyor;

  1. Malların üretim veya dağıtımıyla hizmetlerin sunulmasında ekonomik veya teknik gelişmenin sağlanması,
  2. Tüketicinin, yapılan anlaşmadan yarar sağlaması,
  3. İlgili piyasanın önemli bir bölümünde rekabetin ortadan kalkmamış olması,
  4. Rekabetin “1.” ve “2.” maddelerindeki amaçların elde edilmesi için zorunlu olandan fazla sınırlanmamasıdır.
Birleşme;

İki veya daha fazla teşebbüsün var olan ya da yeni oluşturulan bir teşebbüse katılmalarıdır. Mevcut teşebbüse katılan şirketler tüzel kişiliklerini kaybediyor.

Devralma:

Bir teşebbüsün, başka bir teşebbüsün bir kısmı veya tamamı üzerinde kontrol hakkı doğuracak şekilde mülkiyet kazanımlarını elde etmesidir. Birleşmelerden farklı olarak devralmalarda devredilen teşebbüsler tüzel kişiliklerini kaybetmeyebiliyorlar.

Hâkim Durum:

Bir piyasadaki bir veya birden fazla teşebbüsün, rakiplerinden bağımsız hareketle; fiyat, arz, üretim ve dağıtım miktarı gibi ekonomik parametreleri belirleyebilme gücüdür.

Menfi Tespit:

Teşebbüs veya teşebbüs birliklerinin anlaşma, birleşme veya devralma başvurularının; Rekabet Kurulu’nun 4054 sayılı Kanun’un 4., 6. ve 7. maddelerine aykırılık oluşturmadığını tespit etmesidir.

Rekabet Hukuku Yasaklanan Faaliyetler

Türkiye Cumhuriyeti; piyasalardaki rekabeti engelleyici, bozucu, kısıtlayıcı anlaşmalar ile piyasaya hâkim olan teşebbüslerin hâkimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek için düzenlemeler getirmiştir. Rekabetin Korunması Hakkında Kanunu’nun 4. maddesinde hangi faaliyetlerin yasak olduğu açıkça belirtilmiştir.

  1. Mal veya hizmetlerin alım/satım fiyatının, fiyatı oluşturan maliyet, kar gibi unsur şartlarının tespit edilmesi,
  2. Mal veya hizmet piyasalarının bölüşülmesi yoluyla piyasa kaynaklarının paylaşılması ya da kontrolü,
  3. Mal veya hizmetin arz – talep miktarının kontrolü veya bunların piyasa dışında belirlenmesi,
  4. Rakip teşebbüslerin faaliyetlerinin zorlaştırılması, kısıtlanması veya diğer davranışlarla piyasa dışına çıkartılması ya da piyasaya yeni gireceklerin engellenmesi,
  5. Münhasır bayilik hariç; eşit durumdaki kişilere farklı şartların uygulanması,
  6. Anlaşma şartları dışında başka mal veya hizmetin satın alınmasının zorunlu kılınması, teşhir edilmesi ya da arz edilen bir mal veya hizmetin tekrar arzına ilişkin şartların ileri sürülmesi yasaklanmıştır.

Rekabet Hukuku’nda Rekabet Kurumu

Mal ve hizmet piyasalarının serbest ve sağlıklı bir rekabet ortamı içinde gelişmesini takip etmek, düzenlemek ve ilgili kanunu uygulamak için Rekabet Kurumu oluşturulmuştur. Bu kurum, kamu tüzel kişiliğine haiz idari ve mali özerkliğe sahiptir. Kurumun merkezi Ankara’dır ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na bağlıdır. Kurum, görevinde bağımsızdır. Hiçbir kişi ve kuruluş kurumun nihai kararını etkilemek için emir ve talimat veremez.
Rekabet Kurumu da kendi alt dalı olarak Rekabet Kurulu’nu kurmuştur. Bu kurul, karar organıdır.

Rekabet Kurulu Görev ve Yetkileri

  1. İlgili kanunda yasaklanan faaliyetler ve hukuki işlemler hakkında, yapılan başvuru üzerine veya resen inceleme, araştırma ve soruşturma yapar. İhlallerin tespitinde gerekli tedbirleri alır ve idari para cezaları uygular.
  2. Muafiyet ve menfi tespit belgesi verir. Verdiği tespit belgelerinin sürekli takibini yapar.
  3. Birleşme ve devralmalara izin verir.
  4. Rekabeti sınırlayıcı anlaşma ve kararlarla ilgili olarak diğer ülkelerin mevzuat, uygulama, politika ve tedbirlerini izler.

Rekabetin Sınırlanmasının Özel Hukuk Alanındaki Sonuçları

Mal ve hizmet piyasasında hangi faaliyetlerin yasak olduğu 4054 sayılı kanunun 4. Maddesinde açıkça belirtilmiştir. Bu maddeye aykırı yapılan her türlü anlaşma ve teşebbüs birlikleri Borçlar Kanunu’nun 63. ve 64. maddeleri uygulanır.

Tazminat Hakkı (RKHK md 57); Eylem veya anlaşmayla rekabeti engeller, kısıtlarsa veya hâkim durumunu kötüye kullanırsa, zarar görenlerin her türlü zararını tazmine mecburdur. Zararın oluşmasında birden fazla kişi bulunmuşsa hepsi zarardan müteselsilen sorumludurlar.

Zararın Tazmini (RKHK md 58); Rekabetin engellenmesi, kısıtlanması sonucu zarar görenler, ödedikleri bedelle, rekabet sınırlanmasaydı ödemekte olacakları bedel arasındaki farkı zarar olarak talep edebiliyorlar. Zarar gören teşebbüslerin elde etmeyi umdukları bütün karlar, geçmiş yıllara ait bilançolar da zararın belirlenmesinde dikkate alınarak hesaplanır.

Rekabet Kurulu’nun Verdiği İdari Cezalar

Kabahatler;

  1. Muafiyet ve menfi tespit başvuruları ile birleşme ve devralmalar için izin başvurularında yanlış ya da yanıltıcı bilgi veya belge verilmesi
  2. İzne tabi birleşme ve devralmaların Kurul izni olmaksızın gerçekleştirilmesi,
  3. Kanunun 14. ve15.maddelerinin uygulanmasında eksik, yanlış ya da yanıltıcı bilgi/belge verilmesi veya verilmemesidir.
  4. Yerinde incelemenin engellenmesi ya da zorlaştırılmasıdır.

Cezalar;

  • İlk üç madde için Kurulun saptadığı yıllık gayri safi gelirlerinin binde biri oranında,
  • Dördüncü maddede belirtilenler için ise aynı şekilde saptanacak olan gayri safi gelirlerinin binde beşi oranında idarî para cezası verir. Verilecek ceza 10.000 liradan az olamaz.
  • Birleşme işlemlerinde tarafların her birine, devralma işlemlerinde ise sadece devralana idari para cezası verilir.

Avukat Musa Abbas Kuru

Av. Musa Abbas Kuru,  İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuştur. Yıldız-Kuru Hukuk Bürosu’nun kurucu ortağıdır.

Profili Görüntüle