Uluslararası Uyuşmazlık

Dış ticaret işlemlerinin temelini taşınır malların ithalat ve ihracatı ile ilgili satış sözleşmeleri oluşturur. Emredici hukuk kurallarına aykırı olmamak şartı ile bir tarafın talep ettiği şartları diğer tarafın kabul etmesi sonucu geçerli bir sözleşme yapılmış olur. Ticaret Hukuku’nda yer alan sözleşme özgürlüğü prensibinin oldukça geniş bir uygulama alanı vardır. Tarafların yükümlülükleri ve hakları sözleşmede açık ve nettir. Sözleşmeler ne kadar usulüne uygun bir şekilde düzenlense de çoğu zaman farklı nedenlerle taraflar arasında uyuşmazlık doğmaktadır. Uluslararası işlemlerde uyuşmazlık çözümü, tarafların iş ilişkilerini koruma ve devam ettirmeleri için son derece önemlidir.

Uluslararası İşlemler Ve Uyuşmazlık Çözümü

Uluslararası uyuşmazlık, iki tarafın hak ve çıkarlar konusunda karşıt görüşlere sahip olması nedeni ile uzlaşma sağlayamamasıdır. Devletlerarası uyuşmazlıklar ve bir tarafın devlet olma zorunluluğunun olmadığı uluslararası uyuşmazlıklar olarak 2 temel başlıkta incelenir. Konularına göre ise hukuksal uyuşmazlıklar ve siyasal uyuşmazlıklar olarak 2 gruptur. Uluslararası işlemler, taşınır malların sözleşmelerinin yapılması ile tarafların hak ve yükümlülüklerinin belirlendiği bir davranış biçimidir. Dış ticaret işlemlerinde sözleşmenin imzalanması satıcı ve alıcının vereceği bir karardır. Taraflar isterse sözleşme de imzalamayabilir.

Malların taşınmasından sorumlu olan tarafın kim olduğu, yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda risklerin nasıl bölüşüleceği, malların kaybolması veya hasara uğraması durumunda zararın hangi tarafa ait olacağı sözleşmede yer alan konulardır. Bu nedenle, sözleşmenin yapılması tarafların işini son derece kolaylaştırmaktadır. Sözleşme yapılmasına rağmen çıkabilecek hukuki ihtilafların çözümü mahkemelere bırakıldığı gibi tahkim, uzlaşma veya arabulucu yolu çok daha fazla tercih edilmektedir.

Uyuşmazlıklarda Çözüm Yolları

Uluslararası işlemlerde en yaygın uyuşmazlık çözümü yolları tahkim, uzlaşma ve arabuluculuktur.

Arabuluculuk

Dostane çözüm yolu olarak ta tanımlanan arabuluculuk, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü için tarafsız üçüncü bir kişinin taraflara gayriresmi olarak yardımcı olmasıdır. Tarafsız üçüncü kişi tarafından yürütülen arabuluculuk, uzlaşmaya göre daha işlevseldir. Arabulucu, taraflar arasında uyuşmazlığın çözülmesi için toplantılar düzenleyebilir. Tahkime göre daha az kuralları olan bir uygulamadır. Arabulucunun görevi talep ve sulh seçeneklerini değerlendirmek üzere görüşmede çekişmeli taraflara yardımcı olup ortak bir noktada buluşmalarını sağlamaktır.

Arabulucu, taraflarla ayrı-ayrı veya beraber resmi olmayan toplantılar düzenleyerek uyuşmazlık sorununun giderilmesinde yardımcı olur.

Arabuluculuk isteğe bağlı bir uygulama olup taraflar isterse sözleşmeye arabuluculuk maddesi de ekleyebilir. Bu durumda tarafların arabuluculuk yoluna gitmeleri zorunlu olur. Arabuluculuk süresinin sonlandırılmasında taraflar belli bir süre öngörebildikleri gibi otomatik sona erme seçeneğini de tercih edebilir. Aksi halde çözüme ulaşılamadığında süre uzayacak ve taraflar zaman kaybı yaşayacaktır.

Tahkim

Tahkim, uyuşmazlığa düşen tarafların uyuşmazlığın çözümünü hakeme bıraktıkları bir yöntemdir. Devlet yargısı dışında bir prosedür olan tahkim, taraflardan veya hakemlerden en az biri için yabancı bir ülke ve hukukunun bulunduğu bir uyuşmazlık çözümüdür. Hakemlerin kendilerine getirilen uyuşmazlığı çözme ile ilgili hiçbir resmi sıfatları bulunmaz. Ancak taraflar hakemlerin vereceği karara razıdırlar. Hakemler uyuşmazlık bakımından mahkeme gibi karar verir. Bu nedenle tahkime hakem mahkemesi de denilmektedir.

Tahkimde taraflar uyuşmazlık çözümünü kendi tercihleri ile belirledikleri bir (birkaç) kişiye bırakırlar. Sanayileşmiş ülkelerde uluslararası işlemler sonrası ortaya çıkan uyuşmazlıklar her geçen gün artıyor. Tahkim müessesesi ise ülkelerin iş çevrelerindeki ihtilafların çözümünde en çok tercih edilen usullerden biri olarak dikkat çekiyor.

Tahkim Yolunun Avantajları

Tahkim yolu ile uyuşmazlık çözümü yerel mahkemelere göre çok daha hızlı sonuçlanır.
Kısa sürede sonuçlandığı için maliyeti çok daha düşüktür.

Taraflar konusunda uzman kişi ya da kişiler tarafından karar verildiğinden kararın uygunluğundan emin olur.
Anayasa’nın 141. maddesi mahkemede duruşmaların herkese açık olduğunu belirtir. Buna karşın tahkimde duruşmalar üçüncü kişilere kapalıdır. Bu nedenle ticari sırların öğrenilmesi ve itibarın zedelenmesi gibi sonuçlar doğuran bir durum tahkimde yoktur.

Tahkim yargılamasında taraflar hakemlere görev ve yetki verdiğine dair tahkim sözleşmesi oluşturur. Sözleşmede aksi bir hüküm bulunmadığı sürece hakemler uyuşmazlığı hukuk kuralları çerçevesinde değil hakkaniyete göre daha adil bir şekilde çözer.

Sözleşme yapılırken taraflar tahkimi “ad hoc tahkim” ya da “kurumsal tahkim” şeklini seçebilir.

Ad Hoc Tahkim

Herhangi bir kurum veya kişinin dahil olmadığı, hakem seçimine ve usule uygulanacak kurallara tarafların karar verdiği tahkim şeklidir. UNCITRAL Tahkim Kuralları ad hoc tahkime en güzel örnektir. Ad hoc tahkimde başkan seçimine önem verilir. Çünkü zira hakemlerin anlaşmazlığında başkanın oyu ile sonuç belirlenir.

Kurumsal Tahkim

Tahkim sürecinin daimi bir hakem kuruluşu tarafından yürütüldüğü uyuşmazlık çözüm şeklidir. Uluslararası işlemler sonrası ticari anlaşmazlıkların giderilmesi için kurumsal tahkim yöntemine başvurulur. Milletlerarası Ticaret Odası’nın Uzlaştırma ve Tahkim Hükümleri ile UNCITRAL (Birleşmiş Milletler Uluslararası Hukuk Komisyonu)’ın Tahkim Kuralları en çok tercih edilen kurumsal tahkim yöntemleridir.

Bazı durumlarda tahkim yolu seçilemez. Örnek vermek gerekirse: Uluslararası uyuşmazlık konuları, kararın alınacağı ülkenin mevzuatına göre tahkime götürülmeyebilir. Ya da tahkim taraflarından biri kendi ülkesinin mevzuatı gereği tahkime gitme ehliyetine sahip olmayabilir. Bu durumda uluslararası uyuşmazlıklar tahkim dışı yöntemlerden biri ile giderilir.

Uzlaştırma

Arabuluculukla benzer yönleri buluna bir uyuşmazlık çözüm yoludur. Uzlaştırıcı tarafından taraflara uyuşmazlık çözümü için görüş ve karar beyan edilebilir. Bu görüş ve karar taraflara tavsiye olarak sunulur. Tarafların kararı kabul edip etmemeleri tamamen kendi insiyatifindedir. Uzlaştırıcı tavsiyesi de tarafları bağlamaz.

Uluslararası İşlemlerde Karşılaşılan Riskler

Uluslararası ticari ilişkiler sonrası ortaya çıkan uyuşmazlıkları gidermenin yöntemlerini belirttik. Tarafların uyuşmazlığı bu yöntemler dışında aşağıdaki yöntemlerle de gidermesi mümkündür. Uygulamada hangi yöntemin seçileceği ve hangi yönteme başvurulacağı satış sözleşmesinde et bir şekilde belirtilir. Bunlar:

  • Mala ilişkin riskler
  • Ödemeye ilişkin riskler
  • Piyasa riski

Mala ilişkin risklerde sigorta şirketleri devreye girer. Malın teslim adresine kadar getirilmesi sırasında oluşabilecek her çeşit risk ihracatçıya, teslim noktasından sonra ise ithalatçıya aittir.
Mala ilişkin riskler kontrol dışı olduğundan ihracatçı ve ithalatçı tarafın tedbir alması kaçınılmazdır. Bu tedbirler için sigorta şirketlerine başvurulur.

Ödemeye ilişkin riskler, karşı tarafın ödemeyi yapamaması veya yapmaması durumudur. İthalatçının ödeme yapmaktan kaçınması, ödeme yapmak istemesine rağmen döviz yetersizliği nedeniyle yapamaması, ödemelere fon veya vergilerin getirilmesi ihracatçı belgelerinin eksik veya hatalı olmasından dolayı ödemenin gecikmesi ödemeye ilişkin risklerdir. Bu riskler sadece alıcı ve satıcıyı değil aracı finansman kuruluşlarını da bağlar. Ödemeye ilişkin risklere karşı en etkili yöntemler sağlam ödeme sistemleri, etkili bir sözleşme, ihracat kredi sigortası, banka havaleleri ve dış ticaret finansman teknikleridir.

Piyasa riski, piyasa fiyatlarında meydana gelen dalgalanmaların şirketin mali yapısını olumsuz etkilediği durumdur. Fiyat hareketlerinden doğan riskler piyasa riskidir. İhracatçılar alışveriş öncesi firma araştırmasını iyi yaparak bu risklerden korunmalı, iyi bir sözleşme yaparak piyasa riskine karşı kendini garanti altına almalıdır.

İhracat sözleşmesi; hak ve yükümlülüklerin açık ve net olduğu, uluslararası işlemler sonrası ortaya çıkan anlaşmazlıkların çözümünde hangi yöntemlere başvurulacağı ve ticari işlemin her yönünün kapsamlı bir şekilde ele alındığı bir formatta olmalıdır. İhracatçı ve ithalatçı emredici hukuk kurallarına uygun olmak kaydı ile sözleşmeye istediği hükümleri koyabilir.

Avukat Musa Abbas Kuru

Av. Musa Abbas Kuru,  İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuştur. Yıldız-Kuru Hukuk Bürosu’nun kurucu ortağıdır.

Profili Görüntüle