İşkence Suçu, Unsurları Ve Cezası


İşkence terimi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 10 Aralık 1984 tarihinde kabul ettiği İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayriinsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin 1.maddesinde “bir şahsa veya bir üçüncü şahsa, bu şahsın veya üçüncü şahsın işlediği veya işlediğinden şüphe edilen bir fiil sebebiyle, cezalandırmak amacıyla bilgi veya itiraf elde etmek için veya ayrım gözeten herhangi bir sebep dolayısıyla bir kamu görevlisinin veya bu sıfatla hareket eden bir başka şahsın teşviki veya rızası veya muvafakatiyle uygulanan fiziki veya manevi ağır acı veya ızdırap veren bir fiil” şeklinde tanımlanmıştır.

İşkence suçu, Türk Ceza Kanunu’nun “İşkence ve Eziyet” başlığı altında düzenlenen 94.maddesinde ise işkencenin tanımı “bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranış” biçiminde yapılmaktadır. Bu madde çerçevesinde kamu görevlisi tarafından bu suçu meydana getiren davranışların sergilenmesi işkence suçunu, kamu görevlisi olmayan herhangi biri tarafından icra edilmesi ise eziyet suçunu oluşturmaktadır.

İşkence suçu ile, sistematik bir şekilde ve belli bir süreye yayılan, insan onuruyla bağdaşmayan bedensel ve ruhsal yönden acı verici, algılama ve irade yeteneğini etkileyen aşağılayıcı davranışlar ifade edilmektedir. Ani bir şekilde meydana gelen ve sürekliliği olmayan bu tür davranışlar Yargıtay içtihatları kapsamında işkence olarak nitelendirilmemektedir.

İşkence suçu ile korunmakta olan hukuki yarar insan onurudur. Bu sebeple suçun varlığı değerlendirilirken fail tarafınca gerçekleştirilen davranışların insan onuru ile bağdaşıp bağdaşmadığı gözetilecek olan temel ilkeyi teşkil eder.

Bu noktada dikkat çekmek gereken önemli hususlardan biri işkence suçunun kamu görevlisi dışında biri tarafından yardım edilmesi veya kamu görevlisi olmayan birinin azmettirmesi suretiyle işlenmesi halinde bu kişinin de kamu görevlisi gidi cezalandırılacak olmasıdır.

İşkence kavramı, kötü muamele kavramı ile karıştırılmamalıdır. Kötü muamele suçu, işkenceden ayrı olarak Türk Ceza Kanunu’nda “Aile Düzenine Karşı Suçlar” başlığı altında, bir kimsenin aynı konutta yaşadığı kişilere karşı icra ettiği kötü davranışların cezalandırılması amacıyla yer almaktadır. Bu sebeple Yargıtay, kamu görevlisinin sergilediği davranışı işkence kapsamında kabul etmediği takdirde, faili, yaralama, tehdit, hakaret, cinsel taciz, cinsel saldırı ve durumun gereğine göre diğer suçlar dolayısıyla sorumlu tutmaktadır.

İşkence Suçunun Unsurları

İşkence suçu, serbest hareketli suçlar kapsamındadır. Bu suçun düzenlendiği maddede işkence suçuna vücut veren fiiller tek tek sayılmamış olmakla birlikte suçun meydana gelmesi için gerçekleşmesi gereken birkaç koşul öngörülmüştür. Bu koşullar şöyle sıralanabilir;

  • Fiili gerçekleştiren kişi bir kamu görevlisi olmalıdır.
  • Fiil ani bir nitelikte değil, belli bir süre içerisinde ve sistematik bir şekilde gerçekleştirilmelidir.
  • Fiilin, insan onuru ile bağdaşmayan, mağdura bedensel ve ruhsal bakımdan acı ve ıstırap verici, algılama veya irade yeteneğini etkileyecek ve aşağılayıcı bir nitelik taşıması gerekmektedir.

Suçun Maddi Unsuru

İşkence suçuna vücut veren fiiller, aslında kasten yaralama, hakaret, tehdit, cinsel taciz niteliği taşıyan fiillerdir. Ancak işkence suçunda bu hareketler ani olarak değil, sistematik bir şekilde ve belli bir süreye yayılmak suretiyle işlenmektedir. Bu süreç kapsamında süreklilik taşıyacak biçimde işlenen işkence suçunun üzerinde durulması gereken özelliği, kişinin psikolojik durumu, ruh sağlığı, algılama ve irade yeteneği üzerinde tahrip edici etkiler meydana getirmesidir. Bu etkilerin kişi üzerinde uzun süreler boyunca ve hatta ömür boyu devam edebilecek nitelikte olması sebebiyle işkence suçu, bu kapsamda işlenen diğer suçlara göre daha ağır cezai yaptırımlara tabi tutulmuştur.

Suçun Mağduru

Türk Ceza Kanunu kapsamında suçun mağduru yalnızca suç şüphesi altındaki kişi olarak sınırlanmamış, tanıkların ve hatta kamu görevlisinin de işkence suçunun mağduru olabileceği kabul edilmiştir.

Suçun Faili

İşkence suçu, kamu görevlisinin görevini kötüye kullanması suretiyle işlenen bir suçtur. Bu sebeple fail kamu görevlisi olacaktır. Ancak suçun işlenmesine iştirak eden ve kamu görevlisi olmayan kişilerin varlığı söz konusu olabilmektedir. Bu durumda kamu görevlisi olmayan kişilerin yalnızca suça yardım etmeden veya azmettirmeden sorumlu tutulmaması gerektiği düşüncesine dayanılarak maddenin dördüncü fıkrasında bir istisna hal düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, işkence suçunun işlenmesine iştirak eden, kamu görevlisi olmayan üçüncü kişiler de kamu görevlisi gibi cezalandırılacaktır. İşkence suçu, genellikle amir konumundaki kamu görevlisinin emri çerçevesinde, ancak kendisin herhangi bir müdahalesi olmaksızın gerçekleştirilmektedir. İşkence suçunun düzenlendiği maddenin beşinci fıkrasında bu durum için, amir mevkiinde bulunan kamu görevlisinin, ihmali suretle işkence suçunu işlemiş olduğu kabul edilmiş ve buna dayanarak suçun cezasında herhangi bir indirime gidilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

İşkence Suçunun Cezası

İşkence suçunun cezası şu şekilde düzenlenmektedir;

  • Bir kişiye insan onuruyla bağdaşmayacak şekilde bedensel ve ruhsal acı veren, algılama ve irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan on iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
  • Suçun, çocuğa, bedensel veya ruhsal bakımdan kendisini savunamayacak durumda bulunan bir kişiye ya da gebe kadına karşı işlenmesi ve avukata veya diğer kamu görevlisine karşı görevi dolayısıyla işlenmesi halinde sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
  • Fiilin cinsel yönden taciz şeklinde meydana gelmesi halinde on yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
  • İşkence suçunun işlenmesine iştirak eden diğer kişiler kamu görevlisi gibi cezalandırılır.
  • İşkence suçunun ihmali davranışla işlenmesi durumunda verilecek cezada indirim yapılmaz.
  • İşkence suçundan dolayı zamanaşımı işlemez.

Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış İşkence Suçu (Tck M.95)

Neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkence suçu kanunda şu şekilde cezalandırılmaktadır;

  • İşkenceyi meydana getiren fiiller mağdurun, duyu veya organlarından birinin işlevinin sürekli olarak zayıflamasına, konuşmadan sürekli zorluğa, yüzünde sabit ize, yaşamını tehlikeye sokan bir duruma, gebe bir kadına karşı işlenerek çocuğun vaktinden önce doğmasına neden olmuşsa TCK m.94’e göre belirlenen ceza yarı oranında artırılır.
  • İşkenceyi meydan getiren fiiller mağdurun, iyileşme olanağı bulunmayan bir hastalığa yakalanmasına veya bitkisel hayata girmesine, duyularından veya organlarından birinin işlevini yitirmesine, konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına, yüzünün sürekli değişikliğine, gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğun düşmesine neden olmuşsa TCK m.94’e göre belirlenen ceza bir kat artırılır.
  • İşkence suçuna vücut veren fiillerin vücutta kemik kırılmasına neden olması halinde, kırığın yaşamsal fonksiyonlar üzerindeki etkisine göre sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
  • İşkence sonucunda ölüm gerçekleşmesi durumunda fail hakkında ağırlaştırılmış müebbet cezasına hükmolunur.

İşkence Suçunda Zamanaşımı

İşkence suçunda dava zamanaşımı süresi işlemez. Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçmesine rağmen davanın açılmadığı veya açılsa bile kanuni süreler içerisinde sonuca varılamamış olması durumunda ceza davasının düşmesi neticesini doğuran ceza hukuku kurumunu ifade etmektedir. Ancak, işkence suçu bakımından dava zamanaşımı süresi işlemediğinden, suçun gerçekleşmesinin üzerinden ne kadar zaman geçmiş olursa olsun yine de soruşturma açılabilecektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir