Kategori: İdare Hukuku

Kamulaştırma


Genel olarak, idare kamu görevi olan kamu hizmetini sağlamak için bazı taşınmazlara ihtiyaç duymaktadır. Bu taşınmayı elde etme amaçlı yapılan işleme kamulaştırma denmektedir. Kamulaştırmada özel hukuk kişilerinin istemine ve rızasına bakılmaksızın taşınmazın devlet gücü ile bedel karşılığında idarenin elde etme usulüdür. Kamulaştırma usulünde mülkiyet hakkı konusu çok önemlidir. Devlet taşınmazın maliki olan özel hukuk kişisinin rızasına bakmaması mülkiyet hakkını ihlal etmesinin nedeni önemlidir. Eğer bu neden kamu yararına dayanan bir neden ise kamulaştırma usulüne uygun gerçekleştirilebilmektir. Anayasanın kamulaştırma başlıklı olan 46/1 maddesi ‘Devlet ve kamu tüzel kişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunda gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırma ve bunlar üzerinde idari irtifaklar kurmaya yetkilidir.’ Anayasamızda da görüldüğü gibi kamulaştırma işlemi mülkiyet hakkını belirlenen usul ve şartlar çerçevesince yapılırsa mülkiyet hakkını ortadan kaldırmaktadır. Taşınmazda idarenin kamu yararı özel hukuk kişisinin kendisine olan yararından fazla ise mağdur olan taşınmazın malikine yararının ihlali karşılığı bir bedel ödenir bu şekilde eşitlik sağlanmış olur. Kamulaştırma işlemini bir idare mercii diğer bir idare merciine yapamaz kamulaştırma yalnızca idare ile özel hukuk kişisi arasında gerçekleşir. Kamulaştırma tek taraflı bir idari işlem olduğundan karşı tarafın rızasına bakılmaz ve kanunda gösterilen esas ve usullere uygun yapılmak zorundadır. Özel hukuk kişisine taşınmazın bedeli ödenmeden kamulaştırma işlemine başlanılmaz. Bu bedel genel olarak peşin olarak ödenmesine rağmen bazı istisnalara tabidir. Tarım reformunun uygulanması, büyük enerji ve sulama projeleri ile iskân projelerinin gerçekleştirilmesi, yeni ormanların yetiştirilmesi yeşillendirme faaliyetleri ve turizm amacıyla yapılan kamulaştırma işlemlerinde 5 yılı aşmayacak ve eşit aralıklarda eşit fiyatlara en yüksek faizi uygulamak şartıyla kamulaştırma bedeli ödenebilir.

Kamu Hizmetinin Unsurları

A-Yetki Unsuru: Kamulaştırma işlemi idarenin ilgili olduğu taşınmaza kanundan veya cumhurbaşkanı kararnamesinden aldığı yetkilere dayanarak yapılabilir. Kamu tüzel kişilerinin kendi alanı dışındaki taşınmazlar için kamulaştırmalar konu bakımından yetersizlik söz konusu olur. Ayrıca belediyelerin kamulaştırma yapabilmeleri için belediye sınırları içinde olması gerekmektedir. Özel kişiler ve kamu tüzel kişiliği bulunmayan idarelerin kamulaştırma yetkisi bulunmamaktadır. Alınan kamulaştırma kararları yok hükmündedir. Bazı durumlarda bu durumlar kanunda doğrudan belirtilerek kamu yararı için hizmet veren özel kişilerce kamulaştırma yapılabilir. Buna örnek olarak Karayolları Genel Müdürlüğü Dışındaki Kuruluşların Erişme Kontrollü Karayolu (otoyol) Yapımı, Bakımı ve İşletilmesi Hakkında kanunun görevlendirdiği şirketi verebiliriz.

B-Şekil Unsuru: Kamulaştırma kanunlarımızca belli şekil ve usullere tabi tutulmuştur. Yüzeysel olarak idari aşama ve adli aşama olmak üzere iki aşama vardır.
C-Sebep Unsuru: Bu unsur idareyi kamulaştırmaya iten nedenlerdir. İdarenin alanına giren her ihtiyaca ve kamu yararına yönelik kamulaştırma yapılabilir. Lakin bu ihtiyaç süreli veya geçici bir ihtiyaca yönelik olamaz. Eğer taşınmazın geçici bir ihtiyaç için kamulaştırılma yapılırsa malikin mülkiyet hakkına ölçüsüz müdahale edilmiş olmaktadır.
D-Konu unsuru: Kamulaştırmanın konu unsuru işlemin gerçekleştirilip özel hukuk kişi tarafından taşınmazın idareye geçmiş olmasıdır. Yani sadece taşınmaz mallar kamulaştırılabilir. Taşınmaz olamayan yani bütünleyici parça ve aksi kanıtlanmadıkça eklenti(teferruat) olan mallar taşınmaz mülkiyeti kapsamına dahil olur. Taşınmazların tamamı kamulaştırılabileceği gibi bir kısmı da kamulaştırılabilir. Lakin kamulaştırılan kısmı kalan kısımı kullanılmaz hale getirir ise malik kalan kısımın kamulaştırılmasını isteyebilir. Taşınmazın bir kısmının kamulaştırılması yeterli olduğu halde tamamen kamulaştırma yapılırsa konu bakımından hukuka aykırılık oluşturur. Kamulaştırmaya sadece özel hukuk kişilerin sahip olduğu mallar konu olabilmektedir bunun dışında kalan kamu malları vb. konu olamaz.

E-Amaç Unsuru: Kamu yararı olmaksızın bir ihtiyaca yönelik olsa dahi kamulaştırma yapılamamaktadır. Kamulaştırmanın temel amacı kamu yararına dayanmaktadır.

Kamulaştırmanın Aşamaları

Kamulaştırma, mülkiyet hakkını kısıtlaması neticesiyle kişilere güvence sağlayarak bu işlemi yapması gerekmektedir. İlk olarak gerçekleştirilen idari işlemde satın alma başarıyla gerçekleştirilemezse adli aşamaya geçilir.

İdari Aşama: Kamulaştırmanın ilk adımı yeterli ödeneği temin etmektir. Yeterli ödenek temin edilmeden kamulaştırma işlemine başlanamaz. Bu mülkiyet hakkının ihlali için idarenin güvencesidir. İkinci adımda ise kamulaştırmanın sebep unsuru olan kamu yararı onayı alınmalıdır. Bu daha çok kamulaştırmaya hazırlık aşamasında gerçekleştirilir. Kamulaştırma kanununa göre kamu yararını kanunda belirten merciiler karar verebilirler. Örneğin kıyıların korunması veya turizmle ilgili yapılacak kamulaştırma işlemlerine kanunda bakanlığın karar vereceği gösterilmiştir. Bakanlıkların ve Cumhurbaşkanlığının kamulaştırma kararları için kamu yararı onayı gerekmemektedir. İdari aşamanın üçüncü adımında ise taşınmazın bütün nitelikleri ayrıntılı olarak belirlenir ve bunun üzerine taşınmazın ilgili idareni vergi dairesinden isteği üzerine taşınmazın bedeli belirlenir. Daha sonra Sanayi ve Ticaret Odalarından ve mahalli alım satım bürolarından edineceği bilgilerden de ve kendi bünyesinde 3 kişi seçerek taşınmazın bedelini belirlemek amaçlı komisyon kurulur. Bu bedel bilirkişiler yardımıyla da belirlendikten sonra taşınmazın malikine tebligat gönderilir. Belirlenen ücreti için malikle idare arasında pazarlıklar yapılır. Anlaşma sağlanması üzerine taşınmazın idareye devir işlemleri sağlanır ve taşınmazın bedeli malike ödenir.

Adli Aşama: İdarenin taktir ettiği fiyatlar çerçevesince taşınmazın maliki ile anlaşamaması sonucu adli aşamaya geçilir. Ücrette anlaşamayan yetkili idare taşınmaz ile elde ettiği bilgileri ve belgeleri toplayarak kamulaştırma işlemi için hazırladığı dilekçe ile taşınmazın bulunduğu yerde olan asliye hukuk mahkemesine başvurur. İdare asliye hukuk mahkemesinden taşınmazın bedelinin tescilini ve ücretin ödenme şeklinin yani nakit veya taksitlendirme ise bu taksitlendirmenin ayrıntılarının belirlenmesini ister. Mahkeme en geç 30 gün içinde belirleyeceği mahkeme gününü malike tebliğ eder. Mahkemenin ilk duruşmasında hâkim taraflara ücret konusunda anlaşmaya davet eder. Tarafalar anlaşırsa hâkim kamulaştırma kanunun onuncu maddesinin sekizinci fıkrasına ikinci ve devamı cümleleri uyarınca karar verir. Eğer kamulaştırma yapılmazsa mahkemenin taşınmaz mahallînde keşif yapması ve kamulaştırma kanununa göre belirlenecek bilirkişilerce taşınmazın bedel tespiti yapılır. Mahkemenin taraflar için belirlediği ücreti nakit veya ilk taksitini belirlenen banka üzerinden yatırmasını idareye tebliğ eder ve yatırıldığına ilişkin makbuzu ister. Mülkiyetin idareye geçmesi mahkemenin kararı ile belli olur. Mahkemenin kararına karşı tarafların istinaf ve temyiz hakları vardır.
Kamulaştırmanın Hüküm ve Sonuçları: Kamulaştırma sonucu taşınmazın idareye mülkiyetinin devrinden sonra taşınmaz hemen kamu malı olmamaktadır. Öncelikle bu taşınmazda kamu hizmetini tahsis etmesi ve taşınmaz hakkında özel düzenlemeler yapması gerekmektedir. Mahkemenin taşınmazın idareye tescili hakkında tebliğinden sonra malik taşınmazın devrini başka birine ferağ veya temlik edemez. Kamulaştırma işlemi için malik ücret hakkında dava açabileceği gibi kamulaştırma işleminin iptali için de dava açabilmektedir.

Davacıların dava dilekçelerinde, muristen gelen terekeye ait taşınmazı davalının kendi adına hükmen tescil ettirdiğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescil talepli dava açtıkları, başka bir ifade ile kadastro öncesi nedene dayandıkları, kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş bulunduğu anlaşılmakta ise de, davacılar vekilinin 27.10.2014 tarihinde harçlandırılmış dilekçesi ile, çekişmeli taşınmazın Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırılması ve davalıya 376.875 TL kamulaştırma bedelinin ödenmesi sebebiyle davayı ıslah ederek, davalıya ödenen kamulaştırma bedelinden hisselerine düşen 251.200 TL’nin yasal faiziyle beraber davalıdan alınarak kendilerine verilmesini talep ettiği halde Mahkemece davanın 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde yazılı hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde, kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilerek, mülkiyete ilişkin talepler yönünden hak düşürücü süre öngörülmüş olup, söz konusu yasa maddesindeki hak düşürücü sürenin, davacıların kamulaştırma bedelinin tahsiline ilişkin talepleri yönünden uygulanması mümkün değildir.

Hal böyle olunca; mahkemece, davacı tarafın kamulaştırma bedelinin tahsiline ilişkin davası yönünden, tazminat hukuku kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek, ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, davacıların talebinin hatalı bir biçimde 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesi kapsamında değerlendirilmesi isabetsiz olup, davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekirken, onandığı anlaşılmış olup karar düzeltme isteminin bu nedenlerle kabulü ile Dairemizin 10.10.2019 tarih, 2016/10975 Esas, 2019/6280 Karar sayılı onama kararının ortadan kaldırılmasına ve hükmün yukarıda belirtildiği şekilde BOZULMASINA, peşin yatırılan karar düzeltme harcının talep halinde ilgilisine iadesine, 11.06.2020 gününde oybirliği ile karar verildi. (16. Hukuk Dairesi 2020/433 E. , 2020/1745 K.)

Memur Disiplin Cezaları, İtiraz ve İptal Davası


Memur Disiplin Cezaları, İtiraz ve İptal Davası konusunda öncelikle disiplin cezaları hakkında bilgi vermek gerekmektedir. Kanun koyucu, kamu kurumlarında çalışan işçileri, görevlileri belirli bir düzen altında tutmak, işlerin işleyişini düzene koymak için çeşitli kurallar ortaya koymuştur. Bu kurallar 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda düzenlenmiş ve açıklanmıştır. İşte bu kanunun içindeki kurallardan bir bölümü, bu düzene uymayan görevlilere ne olacağı hakkındadır.

Devlet Memurluğunda Verilen Disiplin Cezaları

Bu kanunun 7. Bölümünde disiplin işlenmiş olup bütün bilgilere buradan ulaşılabilir. Peki bu kanunda ne gibi disiplin cezaları öngörülmüştür? Uyarma cezası, kınama cezası, aylıktan kesme cezası, kademe ilerlemesinin durdurulması, devlet memurluğundan çıkarma gibi cezalardır. Bu konu ile alakalı en önemli şey ceza soruşturması ile disiplin soruşturmasının karıştırılmamasıdır. Ceza soruşturması ceza kanunundan gelirken, disiplin soruşturmaları kanunlar ve yönetmeliklerden gelir. 657 Sayılı Devlet Memurları kanunu memurlara uygulanan disiplin soruşturmaları ve memur disiplin cezalarının kaynağını oluşturmaktadır. Elbette ceza soruşturması ve disiplin soruşturmalarının benzeyen yönleri de vardır. Ceza soruşturmalarında cezayı veren kişiler bağımsız yargı makam ve mensupları olup, disiplin soruşturmalarında ki cezaları verenler disiplin amirleridir.

Disiplin Cezası Vermeye Yetkili Amir ve Kurullar Kimlerdir?

Memurun fiilleri neticesin de ceza vermeye yetkili kişi ve kurumlar Devlet memurları kanununda belirtilmiştir. Kanuna göre; Uyarma, kınama ve aylıktan kesme gerektiren cezalar disiplin amirleri tarafından; kademe ilerlemesinin durdurulması cezası, memurun bağlı olduğu kurumdaki disiplin kurulunun kararı alındıktan sonra, atamaya yetkili kılınan amirler, il disiplin kurullarının kararlarına dayanan hallerde Valiler tarafından verilir.

Devlet Memurlarına Verilen Disiplin Cezaları Çeşitleri Nelerdir?

Disiplin suçlarında kanunilik ilkesi gereği, yazılı olanlar dışında veyahut yazılı olanlardan daha fazla ceza vermek mümkün değildir. Devlet memurlar kanunu içinde belirtilen cezalar dışında bir ceza verilememektedir. Peki devlet memurlarına verilen disiplin cezaları nelerdir? 5 tane sayılmış ceza türü vardır bunlar;

1- Uyarma Disiplin Cezası

Memura, kendine çeki düzen vermesini söyleyen, görevinde daha dikkatli ve özenli olma çağrısında bulunulan, yazı ile bildirilen disiplin cezası türüdür. Aşağıda sayılan durumlar neticesinde verilmesi gerekir;

  • Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görevle ilgili resmî belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kayıtsızlık göstermek veya düzensiz davranmak,
  • Özürsüz veya izinsiz olarak göreve geç gelmek, erken ayrılmak, görev mahallini terk etmek,
  • Kurumca belirlenen tasarruf tedbirlerine dikkat etmemek,
  • Usulsüz müracaat veya şikâyette bulunmak,
  • Devlet memuru vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak,
  • Görevine veya iş sahiplerine karşı kayıtsızlık göstermek veya ilgisiz kalmak,
  • Belirlenen kılık ve kıyafet hükümlerine aykırı davranmak,
  • Görevin iş birliği içinde yapılması ilkesine aykırı davranışlarda bulunmak

2- Kınama Disiplin Cezası

Memura, yaptığı görevlerde ve bulunduğu davranışlarda kusuru olduğunun yazı ile bildirilmesidir. Aşağıdaki durumlarda verilmesi gerekir;

  • Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görevle ilgili resmî belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kusurlu davranmak,
  • Eşlerinin, reşit olmayan veya mahcur olan çocuklarının kazanç getiren sürekli faaliyetlerini belirlenen sürede kurumuna bildirmemek,
  • Görev sırasında amire hal ve hareketi ile saygısız davranmak,
  • Hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak,
  • Devlete ait resmi araç, gereç ve benzeri eşyayı özel işlerinde kullanmak,
  • Devlete ait resmî belge, araç, gereç ve benzeri eşyayı kaybetmek,
  • İş arkadaşlarına, maiyetindeki personele ve iş sahiplerine kötü muamelede bulunmak,
  • İş arkadaşlarına ve iş sahiplerine söz veya hareketle sataşmak,
  • Görev mahallinde genel ahlak ve edep dışı davranışlarda bulunmak ve bu tür yazı yazmak, işaret, resim ve benzeri şekiller çizmek ve yapmak,
  • Verilen emirlere itiraz etmek,
  • Borçlarını kasten ödemeyerek hakkında yasal yollara başvurulmasına neden olmak,
  • Kurumların huzur, sükûn ve çalışma düzenini bozmak
  • Yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına bilgi veya demeç vermek.

3- Aylıktan Kesme Disiplin Cezası

Memurun, brüt olmak koşulu ile aylığından 30’da 1 ile 8’de 1 oranları arasında kesinti yapılmasıdır. Bu cezayı gerektiren haller şunlardır;

  • Kasıtlı olarak; verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, görev mahallin-de kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek, görevle ilgili resmî belge, araç ve gereçleri korumamak, bakımını yapmamak, hor kullanmak,
  • Özürsüz olarak bir veya iki gün göreve gelmemek,
  • Devlete ait resmî belge, araç, gereç ve benzerlerini özel menfaat sağlamak için kullanmak,
  • Görevle ilgili konularda yükümlü olduğu kişilere yalan ve yanlış beyanda bulunmak,
  • Görev sırasında amirine sözle saygısızlık etmek,
  • Görev yeri sınırları içerisinde herhangi bir yerin toplantı, tören ve benzeri amaçlarla izinsiz olarak kullanılmasına yardımcı olmak,
  • Hizmet içinde Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak

4- Kademe İlerlemesinin Durdurulması Disiplin Cezası

Memurun işlemiş olduğu fiilin derecesine göre, bulunduğu kademeden ilerlemesinin 1 ile 3 yıl arasında durdurulmasıdır. Bu cezayı gerektiren fiiller şunlardır:

  • Göreve sarhoş gelmek, görev yerinde alkollü içki içmek,
  • Özürsüz ve kesintisiz 3 -9 gün göreve gelmemek,
  • Görevi ile ilgili olarak her ne şekilde olursa olsun çıkar sağlamak,
  • Amirine veya maiyetindekilere karşı küçük düşürücü veya aşağılayıcı fiil ve hareketler yapmak,
  • Görev yeri sınırları içinde herhangi bir yeri toplantı, tören ve benzeri amaçlarla izinsiz kullanmak veya kullandırmak,
  • Gerçeğe aykırı rapor ve belge düzenlemek,
  • Ticaret yapmak veya Devlet memurlarına yasaklanan diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunmak,
  • Görevin yerine getirilmesinde dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ayrımı yapmak, kişilerin yarar veya zararını hedef tutan davranışlarda bulunmak,
  • Belirlenen durum ve sürelerde mal bildiriminde bulunmamak,
  • Açıklanması yasaklanan bilgileri açıklamak,
  • Amirine, maiyetindekilere, iş arkadaşları veya iş sahiplerine hakarette bulunmak veya bunları tehdit etmek,
  • Diplomatik statüsünden yararlanmak suretiyle yurt dışında, haklı bir sebep göstermek-sizin ödeme kabiliyetinin üstünde borçlanmak ve borçlarını ödemedeki tutum ve davranışlarıyla Devlet itibarını zedelemek veya zorunlu bir sebebe dayanmaksızın borcunu ödemeden yurda dönmek,
  • Verilen görev ve emirleri kasten yapmamak,
  • Herhangi bir siyasi parti yararına veya zararına fiilen faaliyette bulunmak

5- Devlet Memurluğundan Çıkarma Disiplin Cezası

Memurun işlemiş olduğu fiil sebebi ile bir daha devlet memurluğuna atanmamak üzere memurluktan çıkarma cezasıdır. Bu cezayı gerektiren durumlar aşağıda sayılmıştır;

  • İdeolojik veya siyasi amaçlarla kurumların huzur, sükûn ve çalışma düzenini bozmak, boykot, işgal, kamu hizmetlerinin yürütülmesini engelleme, işi yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmak veya bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunları tahrik ve teşvik etmek veya yardımda bulunmak, (1)
  • Yasaklanmış her türlü yayını veya siyasi veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek,
  • Siyasi partiye girmek,
  • Özürsüz olarak (…) (2) bir yılda toplam 20 gün göreve gelmemek,
  • Savaş, olağanüstü hâl veya genel afetlere ilişkin konularda amirlerin verdiği görev veya emirleri yapmamak,
  • Amirlerine, maiyetindekilere ve iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunmak,
  • Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak,
  • Yetki almadan gizli bilgileri açıklama
  • Siyasi ve ideolojik eylemlerden arananları görev mahallinde gizlemek,
  • Yurt dışında Devletin itibarını düşürecek veya görev haysiyetini zedeleyecek tutum ve davranışlarda bulunmak,
  • 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanuna aykırı fiilleri işlemek.
  • Terör örgütleriyle eylem birliği içerisinde olmak, bu örgütlere yardım etmek, kamu imkân ve kaynaklarını bu örgütleri desteklemeye yönelik kullanmak ya da kullandırmak, bu örgütlerin propagandasını yapmak.
    Verilen disiplin cezası türleri bunlardır.

Disiplin Cezası Verme ve Soruşturma Evrelerinde Zamanaşımı Süreleri

Memurlara verilecek olan uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerleyişinin durdurulması disiplin cezalarında 1 ay içinde disiplin soruşturulmasına başlanması gerekmektedir. Memurluktan çıkarma cezaları içinse 6 ay içinde disiplin soruşturmasına başlanması gerekmektedir. Bu süreler içerisinde disiplin soruşturmasına başlanmaz ise ceza verme yetkisi zaman aşımına uğrar.
Her halükârda cezanın işlenmesinden sonra 2 yıl içinde ceza verilmez ise ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar.

Memur Disiplin Cezalarının Silinmesi ve Tekrarlanması

Ceza gerektiren fiilde bulunan memur, cezaların sicilden silinme süresi içerisinde aynı fiili tekrar eder ise verilen cezanın 1 derece üstü verilir. Ceza gerektiren fiilde bulunan memur sicil bakımından temiz, çalışma ve düzen bakımından geçmişte verimli ise verilmesi gereken cezanın 1 derece hafif olanı uygulanır.
Memurlara verilen disiplin cezaları, cezayı alan memurun siciline işlenir. Devlet memurluğundan çıkarma cezası dışında ceza alan memur, uyarma ve kınama cezalarında 5 yıl, geriye kalan cezalarda ise 10 yıl sonra atamaya yetkili kılınmış amire başvurarak, sicilinin temizlenmesini isteyebilir.

Memurların Kendilerine Karşı Verilen Disiplin Cezalarına Karşı Savunma Hakkı

Savunma hakkı, bir kimsenin yargı ve yetkililer önünde yasa çerçevesi içerisinde kendi hak ve çıkarlarını hiçbir baskı altında kalmadan, özgürce, korkmadan kendini savunmasıdır. Savunma hakkı hukuk devletinin temelini oluşturur. Bu yüzden memurlara verilen disiplin cezalarında, memurun savunması alınmadan, memur dinlenilmeden bir disiplin cezası vermek hukuk devleti kavramına aykırı olduğu gibi kanunen de yasak ve hatalıdır. Nitekim konumuz olan devlet memurları kanununun 130. Maddesinde bu durum bahsedilmiştir. Devlet memuru hakkında savunması alınmadan hiçbir disiplin cezası verilemez. Ancak aynı maddenin 2. Fıkrasında bunun bir istisnası vardır. Kanun der ki: ‘’ Soruşturmayı yapanın veya yetkili disiplin kurulunun 7 günden az olmamak üzere verdiği süre içinde veya belirtilen bir tarihte savunmasını yapmayan memur, savunma hakkından vazgeçmiş sayılır.’’ Bu yüzden memurların bu fıkrayı mesleki olarak iyi bilmeleri gerekmektedir.

Memurlara Verilen Disiplin Cezalarına İtiraz Süreci ve İptal Davası

Kanun Koyucu, savunma hakkı kapsamında disiplin cezası alan memurlara itiraz hakkı tanımıştır. Disiplin soruşturmasını yapan ve disiplin cezasını veren yetkililer ceza ile birlikte itiraz sürelerini de memurlara bildirmelidir. Uyarma, kınama aylıktan kesme cezalarına karşı ilgili disiplin kuruluna, kademe ilerleyişinin durdurulması cezasına karşı Yüksek disiplin kuruluna 7 gün içinde idari açıdan itiraz edilebilir. Eğer bu süre içerisinde itiraz yapılmaz ise ceza kesinleşir. Kesinleşen cezaya karşı 60 gün içerisinde İdare Mahkemesi’nde iptal davası açılmalıdır.
Eğer devlet memurluğundan çıkarma cezası verilmiş ise bu ceza karşısında idari bir itiraz yolu mevcut olmadığı için ilgili memur ceza kararının kendisine tebliğinden itibaren 60 gün içinde İdare mahkemesinde iptal davası açmalıdır.
İtiraz kabul edilirse ceza hafifletilir veya kaldırılır. İtiraz ret edilir ise ceza kesinleşmiş olur.